18.07.2009

kırmızı milanoda....


tatilden döneli tam bir hafta oldu aslında, ama öyle yoğun bi haftaydı ki, ancak bugün biraz kafamı toparlayıp, tatille ilgili yazmak için fırsat yaratabildim... aslında öyle çok uzun değil, epi topu 7 gece 7 günlük bi tatildi ama bu 7 güne 3 şehir bir de konser sığdırınca (ki o başlı başına bi post konusu) insan nerden başlasam, neleri anlatsam, neleri es geçsem diye kalakalıyor... bi şekilde başladım ama darma duman bi yazı olacağına şimdiden şüphem yok... en iyisi klasik aydınlatıcı bi gezi yazısı olmasındansa, ne de olsa o tip postlar bir çok gezi blogunda hakkıyla yapılıyor, beni etkileyen kısımlardan bahsetmek...
.
biz tatili, konserin çarşamba akşamına denk gelmesi sebebiyle, biraz garip böldük... milanoya indiğimiz cuma ve sonraki cumartesi günü ve gecesi milanoda, pazar venedikte, pazartesi,salı floransada, çarşamba öğleden sonra itibariyle cuma akşamına kadar yine milanodaydık... turla gitmedik, herşeyi önceden kendimiz ayarladık, zira yurtdışı turu denen şeyler uygun uçak ve otel dışında bir işe de yaramıyor bence... sonuç olarak biraz yorulduk, ama tatlı bi yorgunluk, üstelik dönüşte tartının 50 yi göstermesi de bonus...
.
milano, genelde anlatıldığı gibi şık ve elit bi şehir... sanırım gerçekten oraya giden insanlarin en büyük amacı alışveriş... hiçbi şehirde bu kadar çok, bununla beraber bu kadar hınca hınç dolu ve talan edilmiş mağaza görmemiştim... alışveriş çılgınlığı avrupalılık falan dinlemiyor anlaşılan, bizdeki inirim zamanı mango, bershka vs. nin durumu artık daha normal gözükmeye başladı bana...


mağazalarda genel olarak vitrinler etkileyiciydi... yukardakiler o nitelikte değil tabiii... soldaki vitrindeki jelly plaj çantaları çok şirindi... sağdaki vitrin de vintage bi dükkan ve çilekli takımın etiketi dolce&gabbana idi... gördüğüm en komik kıyafetti diyebilirim, herlade çakmadır diye düşündüm...



bu da şık vitrinlerden biri... via del spiga da... bu sokak ve bunun bir üst paraleli napoleon du sanırım, lüks mağazaların yanında farklı araba ve motorlar açısından da hayli doyurucuydu... bu mağazaya girmedim, ama satış alanından vitrin için bu kadar m2 ayrılması pek görülür bişey değildir, takdir ettim...



via del spiga... ambians muhteşem ve kırmızının ağzı kulaklarında...




milano da, apperativo diğer adıyla happy hour çok fazlaca yaygındı, mutlaka yapılması gerekenlerdenmiş... buradaki sistemde akşamüzeri 17den 21e kadar sadece içtiklerinizin parasını ödüyorsunuz, barlarda yukarıdaki gibi büfeler var, yedikleriniz sınırsız ve ücretsiz... biz tavsiye üzerine via del brera da böyle bi akşam geçirdik... buzlu buzlu mojito lar yorgun bi akşamüzerinde ne kadar iyi gitti tahmin edebilirsiniz...


şehirde daha doğrusu bizim gördüğümüz şehirlerde bi sürü yerde böyle sevimli çeşmeler var... biz yine tavsiye ile su ihtiyacımızı çoğunlukla bu çeşmelerden sağladık... market vb. den aldığımız suların tadı da sertliği de bizim alıştığım nitelikte değildi malesef ve bu çeşmelerden akan suyla arasında hiç fark yoktu... bu çeşmeden su içme işi çocukluktan kalma hayal meyal bi anıydı, bu yüzden de acaip sempatik geldi bize...


beğendiğimiz diğer bi cadde de corso como ydu... burası da zaten pek meşhur bir yer... 10 corso como nun hem mağaza hem de cafe kısmının cidden çok güzel bi ambiansı vardı, ve onca güzel tasarımı bir arada görmek delirticiydi... aynı caddenin sonunda da cargo hightech var... burası da bisürü tasarım ürünü birarada gördüğümüz bi mağazaydı... ürün çeşitliliği mudo city gibiydi, tabiii onu en az 10la falan çarpın kafanızda... resim 10 corso como dan henüz çıkmış kırmızı, biraz kendine gelmeye çalışıyor...



burası da milanonun duomo bölgesindeki meşhur barlarından birinin önü... bu fotoğraf sanki orda bir olay olmuş da insanlar toplanmış gibi duruyor ama ortamın bununla uzak yakın ilgisi yok... o kalabalığın içi, ellerinde içkileriyle, işten çıkıp ya da evden hazırlanıp gelmiş son derece şık, trendy insanlarla dolu, sokak müzikten inliyor, ve saat daha akşam 9 falan...
.
milano sokaklarındaki bir diğer dikkat çekici durum da, malum süper çıtır modellerdi... ben şimdiye kadar hiç bu kadar uzun, ince, güzel kızı birarada görmedim, heralde görmem de... bu tiplerin tümünün 1.80 civarında ve herhalde 50yi bile bulmayan kiloları ve güzel giysileriyle sokaklarda köpek gezdirip, mağazalarda fink attığı düşünülürse, ortamın ne derece moral bozucu olduğu da anlaşılabilir...




milano da bi yarım günümüzü de como gölüne ayırdık... şimdiden söyliyim, öyle brad pitt, david beckham, george clooney görücem derseniz ( tamamen alfabetik sırayla yazdım, hepsini ayri ayri beğenirim) sabah 8den akşam 8 e tam bir tura çıkıp gölün tüm noktalarını gezmeniz gerek, bizim gittiğimiz gibi kısa turlarla bişey görülmüyo... genel ambians resimdeki gibi, hayli sakin ve huzurlu... adamlar işi biliyo tabii, oralarda ev alıyorlar kendilerine...
.
bu noktada artık floransa, venedik ve konserle ilgili farklı postlar yapmaya karar verdim, zira bu kadarını yazmak bile hayli zormuş... hakkıyla tatil anılarını ya da gezi notlarını yazanları daha bi tebrik ediyorum...
.
to be continued...

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...