29.04.2010

az kaldı, az...



blog icin aldığım mail adresimi, bi sürü alakasız siteye de verdiğim için hergun bin tane mail alıyorum... şöyle söyliyim, h&m in aylik satış raporu benzeri mailleri bile olabiliyor bunların arasında... tabiii bu maillerin nerdeyse hepsi, bakılmadan siliniyor...

bugun nerden estiyse, birkaç maile bakiym dedim ve accesorize dan gelen mailde bu kartpostali gördüm...
ve evet, resimdekiler gibi bir canta toplamaya ne kadar hazır olduğumu farkettim...

çantada bikini de olduğuna göre, rota güneylere olmalı...
neyse az kaldı, 19 mayısta hava umduğum gibi olur da; terliğin, gözlüğün, bikininin hakkını verebilirim umarım...

28.04.2010

1,2,3,4,5... sayili yasa gereği...


sigara içmiyorum, hayatım boyunca da hiç içmedim... ama bu çikolatalari yerken yasadışı bişeyler yapıyormuşum hissini engelleyemiyorum...

bunun, + 4 kiloda olmam ve tartıda hayatımda hiç görmediğim rakamları görüyor olmamla bir ilgisi olabilir mi acaba...

bebekler 10. haftadan sonra annelerinin yediği şeylerin tadlarini alabiliyorlarmış, sen sonra istediğin kadar çikolata verme çocuğa, bal gibi de biliyor nası güzel bişey olduğunu...

evet bizimki de bilecek...
zaten ben ağzının tadını bilsin diye ugrasiyorum...

26.04.2010

skinnylerimle vedalaştım...


skinnylerimi yıkadım, katladım dolabın en alt köşelerine kaldırdım...
bi sure onlarla pek işim olmayacak zira...
yeni ilgi alanlarim var artik...
aklım fikrim, resimdeki gibi, daha minik kreasyonlarda...
hayırlısıyla diyorum...

19.04.2010

reklam kokan hareketler...


- aaa bu cantadan sende var mıydı?
-ı  ııı, yoktu... yeni aldım...
-yeni mi?
-evet biscuit kundura dan...

zamanında kaçırıp almadığım çantayı, daha elime ulaştığı ilk hafta 2 kez kullandım...
çantamla birlikte gelen sürpriz kitabımı da, bir an önce okumak için sabırsızlanıyorum...

bu arada, standart bir 37 kadını olarak, muhteşem ama 40-41 numara ayakkabılara ağzımın suyu akarak bakıyorum...
zaten kan grubum da A RH+....

13.04.2010

nihayet bizde...


.
uzun suren bir niyet asamasini, nihayet gercege donusturup, lise grubu olarak bizde toplanmayi organize edebildim... ahh tatil, ahh bosluk; boyle bisey iste... rutin calisma temposunda gozunde buyuyen seyler, bos zamanlarda bir zevk oluveriyor... 
.
lise grubu desemde, bizim grubun son kemiklesme donemi lise aslında... baslangici aile dostlugunun da getirisi olarak tek rakamli yaslara dayaniyor aslinda... bir aralar ayda bir rutinimiz vardi artik yok, ama olsun yine de ne aralikla bulusursak bulusalim o samimi ortami solumak iyi geliyor...


.
uzun zaman niyetlenip, bi de bos vakit olunca; ben de bir gun oncesini de katarak hazirladim menuyu... boyle yavas yavas, yaya yaya hazirlik yapmak baska bir zevkmis... ertesi gun ogleye kadar hazırlıklarımı tamamlayıp, fonlu ve manikurlu bir ev sahibesi bile olabildim... tamam itiraf ediyorum, büyüdüm ve pratikligim de biraz artti tabiii...

özet: yasasin bos vakit, yasasin arkadaslar, yasasin muhabbet...
.
.

12.04.2010

en son favorilerimden...

son favorim budur; cinnabon... 
ben tabii ki çikolatalılarından yana kullanıyorum tercihimi... 
derin dondurucuda 3 ay saklanabilen 4lü paketleri de var, böyle bişey dolapta 3 ay bekletilir mi onu bilmem...

7.04.2010

ahhhaaa tatildey-dimmm...


proje teslimi, magaza acilisi vs. derken yogun gecen gunlerden sonra, yaklaşık 4 hafta tatil verdim ben kendime... uzun zamandır hayalini kurdugum biseydi, evde olmak calismamak... 

gerci ben is sanki hayatimda hic yokmuscasina bos gunler hayal ediyordum... arada ofise ugramamin zorunlu oldugu durumlar, katilmam gereken toplantilar falan olsa da, yine de iyi geldi bu sure... 

insan belli bi tempoya alisinca hafta sonlari hatta tatiller bile tempolu geciyor... vaktimi iyi degerlendiricem telasina dusup, bu sefer de fazla doldurabiliyorsun bos zamanlari... benim genelde boyle oluyor-du, ama bu sefer oyle yapmadim... evden hic cikmadigim, izledigim filmi 3.kez izledigim gunlerim bile oldu... 


biraz ev duzeniyle ugrasma, biraz dostlari agirlama, biraz hobiler, biraz da sokaklarda surtme derken zaman nasil gecti anlamadim... bir eminönü ziyaretimden, yukaridaki ciciler cikti... gerci yine sezon sonuna kaldim ve bisuru malzeme artik bitmisti ama, bunlar da yetti bu seferlik... 

besiktasta dolanmayi zaten severdim, bu kez zaman kistasi olmayinca,  haftalık uzuuun bir besiktas tur guzergahi bile cizdim kendime... once; sinanpasa pasajindaki topshop, h&m satan dukkan, sonra 40ambar -her seferinde alicak bisey olmasa da oraya girince buluyor insan- , 7-8 hasan pasa firini -son zamanlarda kepekli galetalarına muptela oldum, kurabiyelerden bahsetmeye gerek bile yok- , coskun et -son zamanlarda sadece buradan sucuk aliyorum, uzun zamandir aldiklarimin en lezzetlisi-, elit profiterol -eve servisi kesinlikle kurtarici, evde her misafir agirlayisimizda ismarlar oldum-, pelit pastanelrinin cikolata zinciri oldugunu ogrendigimden beri daha bir fazla cesitini denedigim valonia - itiraf edeyim bu tatil haftalarinda sehpanin uzerinde duran cikolata seker kavanozum biraz fazla fazla doldu bosaldi-, trendances, sanirim bay sapkaci diye bilinen markanin karisik aksesuar magazasi burasi, -benim icin biraz fazla suslu seyler var ama, arkadaslarimin cocuklarina ve nadiren de kendime guzel seyler bulabiliyorum, yukaridaki taci da bu turlardan birinde denk dusurdum-, ve tabii son olarak, onunden gecip de tchibo ya ugramadan olmaz, ama bu 4 haftada kendimi tebrik ettim, gercekten ama gercekten hic aklimda olmayan, yilda belki bir kez kullanirim cinsinden hicbirsey almadim...

bu hafta itibariyle yine ofisteyim, zira is temposu eskisine dondu yine... bu iyi birsey tabiii, ama arada boyle bosluk yaratabilmek de ofisin biraz yavaslamasi pahasina da olsa degerdi...

bye bye ev hanimi kirmizi, hosgeldin mimar kirmizi...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...