28.10.2010

ne çabuk...



inanılır gibi değil, 1.ay kontrolüne gideli 10 gün olmuş... ne zaman, hangi ara, nasıl geçti bu süre farkında bile değilim...

ev içinde kendi yoğunluğumuz, gelen giden, arayan soran, bizi bu sürede yanlız bırakmayan dostlarımız, sevenlerimiz derken hiçbirşey anlamamışım...

tek anlamadığım şey zamanın akışı değil tabii, bi de oğluşun büyüyüşü var... bu çorapları ilk günlerinde ayağından kaçıyordu oğluşumun, geçen gün giydireyim dedim ki küçülmüş bile...

neymiş, yediği helal, giydiği harammış...

evdeki yoğunluk da benim alışkanlıklarımdan biraz farklı, ne de olsa ilk defa evde asiste ediliyorum... mesela artık sadece gelen misafirlere canımın yapmayı istediği pasta börek nevi şeyleri yapmak için mutfağa giriyorum, ayıptır söylemesi... hatta dürüst olayım, canımın yapmak istediği değil, bilakis canımın istediği şeyleri yapıyorum, misafir de bahanesi... ben sadece oğluşumla ilgilenip, kalan herşeyi yardımcımız hallediyor şimdilik ancak ben işe döndüğümde nasıl tümünün üstesinden gelecek diye düşünmüyor da değilim... eh işte insan her daim kaygılanacak birşeyler buluyor...



günleri dolduran bir diğer konu da dışarı çıkma silsilesi... doğumdan önce hergün mutlaka dışarı çıkarayım diyordum, şimdi buna bayyaa bi gülüyorum... çünkü bazı günler sadece hadi çıkalım, yok bi karnı doysun öyle çıkalım, yok altını temizleyip öyle çıkalım çabalarıyla ve sonuçta başarılı olamadan geçiyor... cidden zor işmiş bebekle sadece evden dışarı çıkmak, henüz ev dışında sosyalleşmenin bahsini bile edemiyorum... ufak park turları, bir iki avm turu - sabah saatlerinde - ve bir de nişantaşında kısa bir iş halletme turu bahsettiklerim...

neyse, bugün itibariyle 40ımız çıkmış oluyormuş... K. ablamız dün oğluşun banyo suyuna bişeyler mırıldandı, üfledi falan... yan yan güldüm ben de... bu 40 günü, pek lohusa gibi geçirmemiş olsak da, artık onun ve tüm büyüklerimizin de icazetiyle, beklesin bizi sokaklar...

9.10.2010

anlatılmaz, yaşanırmış...


oğluşum, acaba biraz erken gelir de olur mu dediğimiz babasının doğum gününde, anneannesiyle dedesinin biz artik orada olalım diyip geldikleri günün tam ertesi günü, babaannesinin sanki bana bu haftasonu doğacak gibi geliyor ben her ihtimale karşın gelsem ve orda mı olsam dediği günde, halasının bi arkadaşının nikahı için istanbula geldiği ve hazır ben gelmişken yeğenim de gelsin artık bugün dediği; 18 eylül gününün ilk saatlerinde, su kesesini patlatıp hepimizi şaşkına çevirdi...

sonrasındaki süreç hiç ummadığım şekilde geçse ve acaba bu tarih bitmeden doğacak mı diye doktoruma sorma ihtiyacı hissedecek kadar uzasa da, nihayet akşam 19:15 te oğluş kollarımdaydı... gerçi, hem ben normal doğum konusunda bu kadar tutkulu olmasam, hem de doktorum beni bu konuda biraz daha az destekleseydi, oğluş muhtemelen su kesesinin patlayıp suyun bitmesini takiben geçen 12 saatin sonunda, öğlen 13:00 sularında çoktan sezeryan doğum ile dünyaya gelmiş olurdu...

bu konuda doktoruma çok güveniyordum, beni gereksiz yere kesmeyeceği konusunda yani, sağolsun güvenimi boşa çıkarmayıp, hem şartları hem de beni son raddeye kadar zorladı, ve doğum konusu benim için, içim rahat ve huzurlu bi şekilde son bulmuş oldu...

aslıda son kontrollerde oğluşun kilosu arttıkça ben de biraz erken doğması için dua eder olmuştum, zira tam zamanını beklese ya da biraz geçseydi bizim toraman muhtemelen 4 kiloyu bile geçip, mecburi istikamet sezeryan yolunu açacaktı... 1,5 haftalık erken geliş süresiyle ölçülerimiz; 3635gr, 53cm...


bu konudaki en komik şey de, şu her bebek için alınan hastane çıkış setini kulanma süremizle ilgili oldusanırım. içim rahat bi şekilde hastane çıkışı bizde gerçek anlamını buldu diyebilirim... çünkü sadece hastaneden çıkıp eve gelinceye kadar giydirebildik! eve geldiğimizde oğluşun bacaklarının kıvrık durduğunu farkettik önce, sonra anladık ki meğer kuzuya kısa gelmiş tulumu... diğer bir 3lü yeni doğan tulum setiyle birlikte verilecekler poşetimizin ilk parçaları oluverdiler...

şimdi günler, hem genelinde birbirine çok benzer, hem de detayda birbirinden apayrı şekilde akıp gitmeye başladı ve oğluşum 21gün yaşında oldu bile :)))

doğumdan itibaren oğluşla ilgili bir günlük tutuyorum ve farkettim ki hergün yeni birşey yazıyorum günlüğe, ilklerimize dair... çok acaip bişey, gerçekten anlatılmaz yaşanırmış...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...