25.05.2010

buldum___mu?




şu botlara yanıktım ya hani, geçen gün bunları gördüm topshop ta... alsam biraz beni idare eder mi diye düşünmekteyim...
hem topuklu da değil... malum hamilelikte vücudun ağırlık merkezinin de değişmesiyle, denge kayıpları artabiliyor...
hem, her az buçuk topuklu birşey giyişimde yollarda tökezlemeyeyim diye ciddi dikkat kesildiğim düşünülürse, bunları gönlüm rahat bi şekilde de giyebilirim...
evet aliym, aliym...

11.05.2010

muzlu muffin...


bu tarife bayılıyorum... şimdiye kadar hiç başarısız bi sonuç vermedi bana... o yuzden burada da mutlaka yer almalıydı... hem çok lezzetli, hem de evdeki kalmış, kararmış muzları kullanmak için mükemmel...

bi de benim super dengesiz giden sabah uykularim sebebiyle, erkenden ayağa dikildiğim haftasonu sabahlarimi değerlendirmek için de... pazar sabahı 8 de ayağa dikilince, sevgiliyi uyandırmaya kıyamayıp, kendime çeşitli aktiviteler yaratıyorum mecburen... bu aktiviteleri genelde mutfak civarından seçmemeye gayret etsem de, arada bir böyle kalorili sonuçlar da olabiliyor...

tarif nette banana bread diye arattığınızda karşınıza çıkabilecek tariflerden biri aslında... ama tabii, ben bu tarifi yıllar içerisinde birçok farklı şekillere soktum, evdeki malzemeler falan da bağlı olarak... resimdeki son halini burada paylaşıyorum...

malzemeler:
2 yumurta
1/2 su bardağı toz şeker
3 küçük ya da 2 büyük çok olgunlaşmış muz
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı süt
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2.5 su bardağı un
3/4 su bardağı damla çikolata
1/2 su bardağı iri parçalanmış ceviz
(ben bu sefer evdeki sertleşmiş marzipanı - acı badem ezmesi- küp küp parçalayarak kullandım.)

yapılışı:
yumurta ve toz şekeri beyazlaşıncaya kadar çırpıyoruz. iri doğradığımız muzları ekliyoruz. kremamsı bir kıvam oluncaya kadar çırpmaya devam edip, sırayla süt, yağ, vanilya, un, kabartma tozunu ekleyip, en son damla çikolata ve cevizlerle çöyle bir karıştırıp pişiriyoruz... 180derecede, 30-40 dakika yeterli geliyor... ama en iyisi üzeri biraz kızarıncaya kadar beklemek...

3.05.2010

rumeli kavağı balıkçı kahraman fiyaskosu...



pazar günü akşamüzeri, rumeli fenerinde oturan arkadaşlarımızla birlikte civarda biyerlerde balık yiyelim dedik...bizim şehir merkezine dönüşümüzde yolu biraz azaltmak için de fener yerine kavağı tercih ettik...

rumeli kavağını, malum boğaz turlarında görmüştüm daha önce, hiç gitmişliğim yoktu... garip biryermiş, girer girmez arabanızın üstüne atlayan ve sizi kendi retoranlarinin önündeki park yerlerine yönlendirmeye çalışan son derece itici tiplerle karşılaşıyorsunuz...

giderken kafamızda kahraman ismi vardı, ama öncesinde yine çokça bilinen iki restorana da bi bakalim dedik ve girmemizle çıkmamız bir oldu... sanırım istanbuldan uzaklığın rahatlığıyla, bu mekanlarda püfür püfür sigara içilmekteydi... ve bu çok normalmiş gibi, bizi üs katta restoran mekanından soyutlanmış bir yere yönlendirmek istediler, inanılmaz sinirlendik....

o hışımla, ismi de tanıdık olunca ve içeride sigara da içilmeyince direkt olarak balıkçı kahramana yöneldik... mekanla ilgili pek fazla bilgimiz yoktu, sadece gazeteden bi de vedat milor dan duymuşluğumuz vardı... keşke gitmeden önce şuradaki yorumları okusaymışız...

sipariş vermediğimiz bi sürü şey, size şunu ikram edelim, size bunu ikram edelim şeklinde masamıza getirilip, hesaba bi güzel yansıtılmıştı... 3x4 cm lik bir dikdörtgenin yarısı büyüklüğündeki peynirlerin tanesine 5 tl yazılmıştı... menüde 10tl olarak görülen közlenmiş patlıcan, size iki prosiyonluk getirdik diyip, bi de porsiyonu 25 tl den 50 tl idi... bi de son olarak, toplamı 580tl olan hesap nasil olduysa 650tl ye yuvarlanmıştı... tüm bu fiyatların yanında kilosu 100tl olan kalkan nerdeyse en ucuz yemek gibi oldu... hesaptaki bu gariplikleri söyleyince de, kurşun kalem ve el yazısıyla üstünden geçilmiş yeni menü getirilip, hesap 600tl ye indirilmişti, ve kişi başı 100tl iyidir, bunu ödemek zorundasınız gibi bir tavırla karşılaştık...ben hayatımda böyle bir şey görmedim desem yalan olmaz...

burada sorun, yüksek hesap ödemek değil, göz göre göre hem sahtekarlık yapılması hem de kusura bakmayın sizi kazıklıyorum, bunu kabul etmelisiniz şeklindeki tavır... mesela geçenlerde sevgiliyle yıldönümümüzde mimolett i denemiştik... tadacağımız özel lezzetleri biliyorduk ve bunlar için ödeyeceğimiz bedelin farkındaydık ve çıkarken de gerçekten değdi diye düşünmüştük... bu son tecrübemizle, mimolett ucuz kaldı valla...

bunu kaz ciğeri yediğim paraya, közlenmiş patlıcan yiyince anlamış olmam çok yazık...

foto kaynak; mekanı gösteren bir foto olmasını, biraz göz aşinalığı oluşup aman buraya gimeyelim denmesini istediğim için, ancak bu fotuyu bulup koyabildim...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...